Her yıl 18 Ağustos’a yaklaşırken nasıl bir doğum günü kutlaması yapacağız diye düşünüyorum. Beren doğduğunda anne ve babasıyla birlikte olduğu için,
Her yıl 18 Ağustos’a yaklaşırken nasıl bir doğum günü kutlaması yapacağız diye düşünüyorum. Beren doğduğunda anne ve babasıyla birlikte olduğu için, ‘biz’i ‘biz’ yaptığı için her doğum gününde bir arada olmayı tercih ediyorum. Anne ve baba olmaktan vazgeç(e)meyeceğimiz için bu böyle. Okulunda herhangi bir etkinlikte, yıl sonu gösterilerinde de her ikimizi yan yana gördüğünde farklı bir sevinci oluyor miniğimin. Doğum günü de aynı bana göre. Her ne kadar arkadaşlarını da istese yanında, anne ve babayı da istiyor. Arkadaşlarıyla ne zaman yalnız başına kutlama yapabilecek yaşa gelirse herhalde o zaman biz olmayız. 🙂
Doğum günü planları aylar öncesinden yapılmıştı aslında. Pastanın tasarımından, üzerindeki mumun sayısına. Sayısından da öte şekillerine yoğunlaşılmıştı. ‘7’ rakamlı mumdan istiyordu yavru hep. Alıp bir yerlerde unutup kaybetmektense o gün alırız demiştim. Tüm rakamlar, ‘sıfır’ da dâhil olmak üzere stantta mevcuttu. Bir tek ‘7’ yoktu. Şans… Her sene aynı pastanede aynı sorunu yaşayacağız sanırım.Geçen sene de ‘6’ ile ilgili böyle bir durum yaşamıştık.
Doğum günü, onu ilk kucağımıza aldığımız, 2008’deki gibi Pazartesi gününe denk gelmişti bebeğimin. Beren’in doğduğu gün de dâhil olmak üzere, doğumundan sonraki 100 yıl içinde 15 kez ‘Pazartesi’ gününe denk geliyor. 😛
Pazartesi günleri dans kursu vardı miniğimin. Annesi kursuna götürdü ve ben de çıkış saatlerine yakın kursa geldim. O gün için çok heyecanlıydı yavru. Saçlarına fön çektirmek istediğini söylemiş annesine. Kuaför aradık yakınlarda bir yerlerde. Neyseki dans kursunun karşısında varmış bir tane. Beraber onlar kuaföre giderlerken ben de bir hediye almak için bir oyuncak mağazasına gittim. Aldım ve çıkmalarını beklerken D&R’da oyalandım. Poşeti Beren’e göstermeyeyim diye düşünüp dururken kitapların arasında vakit geçivermiş. Otoparka çıkıp poşeti koyup gelmeye üşendim açıkçası tüm günün yorgunluğunun çıktığı saatlerde. Elimde poşetle gezinirken haber geldi, çıktık geliyoruz diye. 2-3 dk içinde yanımdalardı. Beren hemen; ‘hediyem mi o?’ diye göz kırptı bana. Ne diyeceksin? 🙂 Onayladım tabi ama üzerinde durmadı pek. Attık bagaja ve doğruca planladığımız restorana gittik.
İçeriye girerken elimdeki pastayı aldılar hemen. Teşekkür ettik. Devamında bir şeyler söylemesi gerektiğini düşünüyor insan. “Yemekten sonra doğum günü kutlaması yapıcaz”. Anlaşılmıyormuş gibi. 🙂 Yemeğimiz 1.5 saat sürdü tabi her zamanki gibi uzun… Kızımın ağırkanlılığı da babasına çekince işte böyle bekleniyor. Nihayet bitirdik ve yarım saat daha oyalandık masada. Zor bir süreç tabi doğal olarak. Çay içtik birer bardak üzerine. İçeriye geçtik daha serin olacağını düşünerek. Pastamızı da içeride kesecektik. Doğum günü kutlamalarında restoranın bir ritüeli olarak kovboy şapkaları ile iki kişi geldi. Fonda ‘Happy birthday to you’ şarkısı eşliğinde. Şapkanın birini Beren’e verdiler. Sevincinden yerinde duramadı miniğim o saatten sonra. Sadece onun üzerine yoğunlaşan bir atmosfer, pastası, anne-babasının gülümsemesi ve kutlama biçimi…
Uykuyla mücadele eden, yemeğini bile zor bitiren Beren, mumlar ve maytaplardan sonra kendine geldi. Kuzu ortalarda zıp zıp koştururken, nefis çaylardan kaçar bardak içtiğimizi bilemeden oturduk geç saatlere kadar.
‘Sevinçlerin için birlikte daha çok kutlama yaparız inşallah bebeğim’ gecenin bitiminde aklımdan geçen son şey oldu.