Gözlüklü Şirin

Güneş gözlüklü Şirinim’le bu haftaki buluşmamızı gerçekleştirdik. Babaanne ve dede ile birlikte geleneksel sabah kahvaltımızı yaparken, Beren arada bir oyun için sabırsızlandığını gösteriyordu.

Güneş gözlüklü Şirinim’le bu haftaki buluşmamızı gerçekleştirdik. Babaanne ve dede ile birlikte geleneksel sabah kahvaltımızı yaparken, Beren arada bir oyun için sabırsızlandığını gösteriyordu. Bir taraftan küçük tavşanıyla oynamaya başladı. Ardından dans etme ve zıplamayla devam etti. Biraz eğlencenin dozunu arttıralım diye odasından darbukasını getirdi. Sonrasında hem tavşanını oynattı hem de kendisi oynadı. Babaannesi ile değişerek çal çal oyna yaptılar. Biraz sonra içeriden boya kalemlerini getirdi ve bir müddet de onlarla oynadık.

Kahvaltıyı ve oyunu bitirdikten sonra, birlikte dişlerimizi fırçaladık. Beren her zaman olduğu gibi “ben ben!” diyerek aldı fırçasını macununu ve kendisi fırçaladı dişlerini. Dişlerimizi fırçalarsak hem dişlerimiz çürümez, hem de bembeyaz olur diyerek, yaptıklarımızı bir nedene bağladım. Küçücüğüme daha anlaşılır olmak için genellikle yaptığım gibi.

Nihayet dışarıya çıkma vakti de geldi ve kendimizi açık hava ile ödüllendirdik. Zaman zaman bulutlar araya girse de çok güzel bir günü birlikte yaşadık. Düşündüğüm birkaç yer vardı gidebileceğimiz ama hem Beren’in hem de benim birlikte eğlendiğimiz deniz kenarındaki Karaalioğlu Parkı’na gittik. Her ne kadar kalabalık da olsa, yine de deniz havasından mıdır bilinmez, bir sakinlik ve huzur var. Beren orada uçağa, salıncaklara ve kaydıraklara bindi. Artık standart hale gelmiş olan yerlere değil de yeni arayışlar içinde parkta bir süre gezindik. Beren yeni bir merdiven keşfetti, bir aşağı bir yukarı kahkahalarla indi çıktı. İnerken basamaktan basamağa zıpladı. Bir kaydırak gördü sonra, biraz daha dikti diğerlerine göre, yanına gitti. Ben de arkasından davranışlarını izledim. Bir süre kendinden büyüklerin nasıl kaydıklarına baktı. Sonra kararını verdi ve hiç müdahalede bulunmadım. Kendi kendine önce tırmandı kaydığı tarafa. Diğer çocuklar da inmeye başlayınca yukarıdan, en üste çıkmaya başladı. Merdiveni de yoktu, topraktan yapılmış bir tepeciğin üzerine monte edilmişti. Hemen yan tarafından toprağa çamura basa basa, gerektiği yerde eliyle de kendini destekleyerek en üste çıkmayı başardı. “Kendim çıkabildim” dedi sevinçle. Onu takdir ettiğimi de yavaşça kulağına eğilerek söylemeyi ihmal etmedim. Bir de öpücük kondurdum yanağının tam orta yerine. [Çok tatlısın bebeğim… (:] Defalarca kaydı, çıktı yeniden ve yeniden en yukarı. Üstü başı toz toprak içindeydi ama, hiç hevesini kırmadım. Zaten onu düşünecek zamanımız da olmadı. O anın tadını çıkardık birlikte, bol bol gülüp eğlendik. Sadece ikimiz varmışız gibi koskoca parkta, birbirimize yoğunlaştık.

Parkta bir o yana bir bu yana koşarken çok yorulduk ve artık Kuzucuğumun yorgunluğu o kadar belli olmaya başlamıştı ki, kucakladım sımsıkı ve O da başını koydu omzuma. [en çok hoşuma giden anlardan biri] Kulağına onu ne kadar çok sevdiğimi fısıldarken, birbirimize olan aşkımızı ilan ederken, “o an” yaşanıyor yoğun bir şekilde. Gözleri kapandı yavaş yavaş. Uzun bir yolu birlikte bu hâlde katettikten sonra, arabaya bindirdim ve eve dönüş için hazırlandık. Arabanın rahatlığında eve giderken, tatlı bir uyku çekti kendi koltuğunda. Kısa sürede babaannenin evine vardık ve uykusunun kalan kısmına burada devam etti…

İki saate yakın uyudu. Sonra annesi gece uyumuyor diyerek uyandırmamı ve yakında bir yerde buluşup Beren’i getirmemi istedi. Kuzumuzu daha önce yaptığım gibi öperek ve saçını okşayarak uyandırdım. Gülerek kalktı ve bir süre oturdu. “Anneye gideceğiz bebeğim, anne seni bekliyor” dediğimde, anneye gideceği için değil tabi ki, sadece babasından ve babaanneden ayrılmak istemediği için biraz buruktu. Artık her hafta aynı şey olduğu için neler olacağını tahmin etmesi de zor olmuyor. Uzun bir süre yokluk ve pazar günü büyük buluşma! 🙂

Giyinip çıkmaya hazırlanırken, “ben buuda kaamak istioom” diyerek, gözlerimizin içine baktı, içimin eridiğini hissettim. Ancak kızıma karşı hep olması gereken şekilde, Onun bu durumu çok büyütmemesi için, “şimdi gidiyorsun bebeğim ama haftaya yine birlikte gezmeye gideceğiz” dedim. İkna oldu diye düşünürken aşağıya indik. Balkondan Beren’ e seslenen babaannesi ve dedesine bakmadı bile. Dudaklarını büktü. Sessizleşti. Yanında eğilmiş konuşmaya çalışırken, gözlerindeki ifadeyi hiçbir koşulda görmek istemedim. Hep gözlerinin gülmesini, hep mutlu olmasını diledim. Bütün gün birlikte geçirdiğimiz anlar gibi. En büyük isteğim sağlıklı ve mutlu bir geleceğe sahip olman miniğim…

Her hafta yediği, çok sevdiği tazecik çileklerini bütün gün boyunca birer ikişer yerken, benim kızım da artık bir “çilek kız” oldu. 🙂

Gözlüklü Şirin” hakkında yorum

  1. Bugün 23 Nisan, şirin yavrumuzun çocuk bayramını kutluyoruz, nice mutlu bayramlar yavrumuza. Her günün bayram güzelliğinde olsun yavru ceylanımız. Öpüyoruz…

Yorumlara kapatıldı.