Hafta sonları görüşmeye alıştığım bebeğimle, bir yılı aşkın zaman sonra hafta içi de görüşme fırsatım oldu. İki gün önce keyifli
Hafta sonları görüşmeye alıştığım bebeğimle, bir yılı aşkın zaman sonra hafta içi de görüşme fırsatım oldu. İki gün önce keyifli bir gün geçirmiştik kızımla. Salı günü annesi ile evdeyken, birden beni görmek istediğini, konuşmak istediğini söylemiş kuzum. Annesi de beni aradı. Kuzu seninle görüşmek istiyor, uygunsan gel bir gör diye. Mesele bu kadar basit değil tabi ki. Farklı oyunlar, konuşmalarla dikkatini dağıtmaya çalışsa da annesi, Beren baba demiş de başka bir şey dememiş. Gözlerinden süzülen birkaç damla gözyaşı da olmuş sanıyorum tam da uyku saatine yaklaşırken…
O gün tesadüfen evdeydim ve kızımın çağrısına koştum bir an önce. Kapıda birbirimizi görünce 2 günde bile ne kadar özlediğimizi fark ettik. Kendimizi hep bir haftaya alıştırmışken arada böyle bir buluşma çok değişik ve mutluluk verici oldu. El ele çıktık apartmandan, sanki birlikte tatile çıkıyormuşuz gibi bir hava oldu. Yavaş yavaş yürüdük ve önümüzde upuzun bir dinlenme süreci varmış gibi, ağır ağır bindik arabamıza ve aslında sadece fazladan bir gece geçireceğimizi hiç düşünmeden yola koyulduk. Otoparkta apartmana doğru yürürken Beren sarı bir çiçek kopardı. Uzattı minicik elleriyle ve “bu çiçeği senin için kopardım babacım” dedi. Ben de aldım hemen ve yukarıya çıkar çıkmaz bir bardağın içine su doldurup içine o çiçeği koyacağımı söyledim. Evimize geldik, mutfakta çiçeği bardağa koyduk ve salona geçtik. Kızım yanımdaydı artık. Kucaklaştık ve kurulduk televizyon karşısına. Ben Kuzumun sevdiği birkaç kanal arasında gezerek hoşuna giden çizgi filmlerden ararken, Bebeğim eskiden olduğu gibi yine Madagaskar 2’yi istedi. Beren’in DVD’leri hemen çekmecede açar açmaz karşımda. En başından başladık izlemeye her zamanki gibi ama bu kez her zamanki gibi değildi de bir taraftan…
Henüz birkaç dakika geçmişti ki, babaaa babaaa diye bağıran aslan Alex’in sesi yankılandı odanın içinde. Birbirimize baktık ve konuştuk; “o da senin gibi küçük, yavru bir aslan; onun da babası var senin de” gibi. Beren de farklı cümlelerle anlattı durumu. Bu birinci vurgulanacak nokta oldu. İkincisi ise, daha bir dokunaklıydı Beren açısından bakınca. New York hayvanat bahçesinden, yıllar sonra Afrika’ya gelen Alex’in annesi ve babasıyla karşılaşması… Onu patisindeki doğum lekesinden tanıyan annesi ve babasının sevinçleri ve Alex’in şaşkınlığını anlatan sahne saniye saniye geçerken önümüzden, ben de Beren’e bakıyordum göz ucuyla. Kuzum sadece bir animasyon olarak izlemiyor, hayatla bağlantısını kurmaya çalışıyordu adeta. Büyüdükçe, annesinin ve babasının ayrı ayrı evlerde geçirdiği zamanları aklının bir köşesinde saklayıp, kendi kendini ikna etmeye çalışıyor gibiydi. Çünkü özellikle bu tür anlarda koluma daha sıkı sarılıp, daha yakınlaşıp hissetmek istiyor sevildiğini. Yeri ve zamanı geldiğinde yapabileceğimiz sadece konuşmak ve anlatmak olacak. Sabırla.
Bebeğimle yaşadığımız o tarifsiz anlar aşağıdaki videolarda…
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=2UqKznfsG6Y?rel=0]
[youtube https://www.youtube.com/watch?v=_fDY4Vb_CLA?rel=0]