Dün babaların gününü kutladık. Bugüne kadar otuz tane babalar günü gelip geçti. Son iki senedir de daha bir farklı geçiyor.
Dün babaların gününü kutladık. Bugüne kadar otuz tane babalar günü gelip geçti. Son iki senedir de daha bir farklı geçiyor. Babalık duygusu farklı bir şey. Ancak baba olmak, sadece kadın ile erkeğin bir araya gelip biyolojik olarak süreci başlatmasıyla sınırlı değil. Bas bas bağırıyor uzmanlar; bebeğinize/çocuğunuza yeterli zamanı ayırın diye. Düşününce çok da mantıklı. Anneden ve babadan başka tereddütsüz kime güvenebilir o can parçası? Ona bu güven duygusunu vermenin, kendisine verilen değerin hissettirilmesinin daha kolay bir yolu var mıdır? Aslında ne kadar kolay bir şey, sadece o anı düşünerek, birlikte geçirilecek zaman. Günde sadece bir saat bile yeterli. İşte bu biraradalık, hem küçüğüme hem de bana o kadar çok şey katıyor ki, bir bütün oluveriyorsun o anda. Aynı şeyi düşünüp aynı şeyi paylaşıyorsun. Ne kadar mutluluk verici. Ondan sonra yine düşünüyorum da başbaşa geçirilecek zamanların ne kadar önemli olduğunu, tamam diyorum, içim rahat.
Aslında temel düşünce olarak bütün günler gereksiz geliyor bana. Sadece o gün, “… günün kutlu olsun” diyerek, son dakikalara sıkıştırılmış bir acelecilikle alınmış hediyeyi sahibine teslim etmenin yapaylığı, alınan çiçeğin vazoya konulması… hiç de samimi değil bence, ama yine de, “teşekkürler!” deniyor. Neden? Çünkü herkes “günü” geldiğinde hediye bekliyor.
Şahsen, eğer hediye almak geçiyorsa içimden bir sevdiğime, sadece onun hoşuna gideceğini düşündüğüm için o hediyeyi alırım. Hiç beklemiyorken aldığı hediye ile, yüzündeki o tebessümü görmek için. Bu daha çok mutlu eder beni.
Benim aldığım en büyük hediye de, Beren’in kucağımdayken, iki elinin arasında tutup başımı, yanağıma bir öpücük kondurmasıdır. Dün de aldım böyle bir hediye…ve her gün alma imkânım var. Ne şans! Allah herkese böyle mutluluklar versin.
Baba olunca birden değişiyor hayatın bütününe bakışınız, açlığa hiç tahammül edemeyen adam, ben, Beren söz konusu olduğunda, saatlerce yemeden içmeden durabiliyorum. Beren benimle birlikte durmuyor tabi, her fırsatta, yanımızda taşıdığımız çorbası olsun, meyveleri olsun, yoğurtları olsun veya gittiğimiz bir cafede, restoranda yiyebileceği ne varsa, yediriyoruz. Beren yesin de, ben onun yedikleriyle zaten doyarım 🙂
Babamdan da hep böyle gördüm. Bir bu kadar daha babalar günü görelim inşallah babam…
Hep derlerdi büyüklerimiz; “baba olunca anlarsın”. Çok doğruymuş! Baba oldum.
Oğlum bir tanem benim, yavrunla beraber nice mutlu babalar günleriniz olsun…