Kuzumla cumartesi akşamından buluştuk yine. Babaanne ve dede ile vakit geçirdik, akşam yemeğimizi yedik birlikte. Uyku vakti geldiğinde Beren, ikimizin
Kuzumla cumartesi akşamından buluştuk yine. Babaanne ve dede ile vakit geçirdik, akşam yemeğimizi yedik birlikte. Uyku vakti geldiğinde Beren, ikimizin evine gidelim dedi. Orada uyumak istedi. Biz de uyumak için evimize geldik.
Berenle konuşmalar arasında söylediğim, oda yine dağılmış, yine çok gürültü var gibi bazı doğrudan Beren’i işaret etmeyen, bir anda ağzımdan çıkan sözler için kuzum, “ah şu yaramaz çocuklar” diyerek benim sözlerimi tamamladı. 🙂
Kuzumla artık, yatak odasına girip hazırlıklarımızı yaptık. Beren o arada yatağın içinde ve ben de artık ışığı kapatıp kızımın yanına geçmek üzereydim ki aynanın önünde üst üste konulmuş kitaplarımı gördü Beren. “Kitap kule” deyiverdi birden… Yaratıcı. O kitapların arasında “Kızıma Mektuplar” adında bir kitap da var. (Yazarı Maya Angelou). Kitap fuarında sadece adı çok etkileyici geldiği için almıştım ama bu isimle yazılmış daha birçok kitap olduğunu da gördüm.
Sonra sarıldık birbirimize ve gözlerimizi kapattık. Sürekli ben Beren’in kulaklarını oynarım, Beren de benim kulaklarımı oynar uyumadan önce. Ben yavaş yavaş saçlarına doğru kaydırırım elimi. O da arkasından. Akabinde Beren; “İkimizin de saçları dalgalı di mi?”. “Evet tatlım!” diyerek cevapladım. Beren’in verdiği cevaba epeyce güldük: “Düz saçlı olanlarınki pırasa gibi.” 🙂
Pazar günü dedesi ayakkabısını giydirirken, alıp kendisi giymek isteyince, ‘küçük müyüm ben?’ edasıyla dedesine bakarken “ne sandın?” sorusuyla gülümsedik.
Salonda oyun oynarken, oyuncak kedisi Minnoş, ormanda kaybolmuş hasta olmuştu. “Kediler doktoruna götürelim.” dedi ve ne yapmamız gerektiğini böylece öğrendik. Yeri geldiği için veteriner hekim kavramını da anlatmaya çalıştım.
Cumartesi günü akşamı Terracity’ye gittik. Orada mağazalara girip çıkarken Beren’de bir koltuk merakı başladı ve girdiğimiz her yerde oturacak bir koltuk buldu. Üzerine çıktı oturdu, yattı yuvarlandı.
Eve döndüğümüzde Beren TV’de puding reklamı gördü ve babaannesinden puding yapmasını istedi. Evde varmış iyi ki de Beren heveslendiği anda yapabilme imkânı oldu. Geçtiler ocağın başına babaannesi ile beraber ve karıştırmaya da yardım etti minik kuşum. Sonrasında soğumasını da bekledi sabırla ve yedi afiyetle. Pazar günü kakaolu puding yapıldı bir de.
Pazar gününü bol bol meyve yiyerek geçirdik ve akşama doğru anneye doğru giderken miniğim yine her zamanki gibi uyuyakaldı koltuğunda.