Omuzumda uyuyan güzel

Baba: Böyle rahat mısın? Beren: Olmaz mıyım?.. Cumartesi akşamı uyku için hazırlanırken sarıldık her zamanki gibi. Önceden koluma sarılırdı yavru.

Baba: Böyle rahat mısın?

Beren: Olmaz mıyım?..

Cumartesi akşamı uyku için hazırlanırken sarıldık her zamanki gibi. Önceden koluma sarılırdı yavru. Büyüdükçe elimi tutmaya başladı. Uykuya dalmadan önce parmaklarımızı iç içe geçiriyorduk genelde ama bu kez başını omzuma koydu. Ellerini de doladı bir alttan bir üstten geçirerek. Uyuyakaldı öylece.

Herkes yerini bulmaya çalışırken yatakta, ben yanaklarını sıkıştırarak öptüm aralıksız. Beren de artık patlama noktasına geldi ve…

– Baba şuna bir son verebilir misin?

– Neye son vereyim?

– Beni öpmeye.

– Neden? Seni öpmek için doğurduk.

– Niye öpmek için doğurdunuz?

– Çünkü bir kızımız olsun da, öpelim istiyorduk.

– Neden kızınız olsun istiyordunuz?

– Bir kızımız olsun diye istedik. Oldu.

– Babaaa! Yeteerrr!

Konuşma daha ne kadar uzar diye düşünürken Beren noktayı koydu.

Sabah kahvaltımız öğleye doğru başladı, öğleden sonra bitti. Tam 100 dakika kahvaltı ettik. Her kahvaltıda sıra yumurtaya geldiğinde, ‘ben yumurta yemicem’, ‘karnım ağrıyo’, ‘sadece beyazlarını yesem?’, ‘3 tane yiyim’ gibi diyaloglar yaşıyoruz. Beren yumurta da yesin düşüncesiyle pankek yaptım. Pankek olunca, ‘ağzını yedim’, ‘ gözünü yedim’ derken epeyce yiyor. Gülen yüzlerle doyurdu karnını. Gözlerine bal doldurup yedi. Artık deneme-yanılma ile uygun karışımı buldum. Artık dağılmıyor ve yapışmıyor. 🙂

Hafta sonu izlemek için konuştuğumuz DVD’yi izledik. Bitirmeden dışarıya çıktık. Bisiklete binmek istiyordu ne zamandır miniğim. Hava aldatıcıydı. Soğuktu her ne kadar güneş olsa da. Çıkmadık o yüzden. Eve almamız gereken birkaç parça için gittik bir AVM’ye. Bir süre oyalandık, döndük durduk içeride. Hiçbir şey alamadan ayrıldık. Babaanneye doğru yola çıktık. Gidip yemek yemekti niyetimiz. Berenle geçen hafta deney kitabının içinde kullanılan kırtasiye malzemelerinin listesini yapmıştık. Onları almak için yolda bir hipermarkete uğradık.

İki sayfa dolusu ihtiyaç listesi hazırlamışız. Bir kısmını alabildik ancak. Yemeğe geç kalacaktık yoksa. Vakitlice gittik ve oturduk sofraya. Berenle akşam yemeği için pazarlık yaparken buldum kendimi. Kahvaltı gibi olursa, bitti dediğimizde saat 19.30 olacaktı. Neyse ki olmadı. Yarım saat kârımız oldu. 🙂 Beren aldıklarımızı kurcalarken, anneye gitme zamanı da geldi. Babaannesinin verdiği kutuya yerleştirdi elindekileri. Bir dahaki sefere deneylere başlarız sanırım…