Başa gelen çekilir… Yakın çevremizdeki yeni anne ve babalar tecrübelerini bizimle paylaşırlarken, küçük bir detaydan da bahsetmişlerdi. Bebeğinizi en geç bir yaşında
Başa gelen çekilir…
Yakın çevremizdeki yeni anne ve babalar tecrübelerini bizimle paylaşırlarken, küçük bir detaydan da bahsetmişlerdi. Bebeğinizi en geç bir yaşında kendi yatağında uyumaya alıştırın diye salık vermişlerdi. Şimdi başımıza geldi. Onun için karşınızdakini dinlemek ve yorumlamak, hatalardan ders almak, bebek büyütme periyodunda çok önemliymiş… Anladık.
İlk zamanlar anne-baba olmanın verdiği bir duyguyla, artık bu nasıl bir duyguysa, içinde akla gelebilecek her türlü insan davranışı var. Mutluluk, tereddüt, şaşkınlık, heyecan vb… Biz bunların hepsini bir arada yaşarken, Beren’le birlikte aynı odada uyurken, birden aynı yatakta uyumaya başladık. Ne zaman oldu bu, kesin bir çizgisi yok.
Kitaplardan, dergilerden, internetten ve televizyon programlarından gördüğümüz, okuduğumuz yöntemleri uygulamaya karar verdik. Bu karar birçok kez verildi. Ancak iş eylemi hayata geçirmeye geldiğinde bir yerlerde yavaşladık. Yanımızdan ayırmadığımız kaynak kitabımızda yazılanlara göre, çocukla birlikte geçirilen zamanın büyük bölümünün kendi odasında olması gerektiği yazıyordu. Uzunca bir zaman bunu sağladık. Salona gidip televizyon açmadık. Oyunları hep Beren’in odasında oynadık. Odamda da iyi vakit geçirilebiliyormuş düşüncesi oluşsun diye oyuncaklarını da odasından dışarıya çıkarmadık. Tüm akşamımızı Beren’in halısının üzerinde geçirdikten sonra sıra yatmaya geldiğinde, Beren; “Hadi gidelim, ama bebeği de alalım” diyerek, tuttuğu gibi bir bebeğin kolundan, sürükleye sürükleye koridorda ilerledi. Biz de arkasından bakakaldık. Uyumak için yatak odasına gidilir. Buraya kadar doğru ama, bir şeyler eksik…
Sonra sevdiği bir şeyi yanına alarak uyuması için ikna etmeye çalıştık. Örneğin herhangi bir oyuncağını. İşe yaramadı. Eğer yatağında uyursan, uyandığında odanda çikolata göreceksin dedik. O da olmadı. Kısa bir süre ara verdik bu çabalarımıza ve yine üç kişi buluştuk her gece aynı yerde.
Ekim ayı başında, okuldaki öğretmenleri Safiye hanım ve Ebru hanımdan destek istedik. Onlar da yatırırken yavaş yavaş kendi yatağında yatma düşüncesini aşılamaya çalıştılar. Hikâyeler, masallar, hediyeler derken orada konsantre oluyor. Eve geldiğinde sanki büyü bozuluyor ve her şey en başa dönüyor. Evde neler yapabiliriz diye sorduk. Odasını süsleyip, odasının güzel taraflarını anlatarak başlayabilirsiniz dediler. Başladık bir akşam; “Beren odan ne kadar güzel değil mi kızım? Bak burada Hello Kitty de var sana bakıyor. Bu tarafta da Çilek Kız var. O da seninle birlikte uyuyacak. Bu çekmeceler de Beren’in. İçindeki oyuncaklar da. Beren odasında uyuyabilir…”
En sonunda bizim kurtarıcımız bonibonu denedik. Uyumadan önce bir tane bonibon yedi, uyanınca da bir çay tabağı bonibon sözü verdik. Ama bunların hepsi boşunaydı. Anlaşmasını yapıyor, her şeye tamam diyor. Bonibonu yiyor ve hop bizim yatağa doğru koşuyor. Boşa giden çabalar, zaman, bonibon… (:
Bu işin sonunu merak ederken, dün gece bir mucize oldu. Beren odasında uyudu. Ama bir küçük ayrıntı vardı. Ezgi de yerde yatmak zorunda kalmıştı. Değişen çok da bir şey yoktu ama, bu da bir başlangıçtı… Bir umut var dedik. Güne çok iyi başladık. Beren okul yolundayken, Ezgi de öğretmenlerini arayıp gerekli bilgiyi verdikten sonra, bütün iş öğretmenlerinin oldu. Onlar da bizimle birlikte gayretli bir şekilde duruma el koydular. Beren’e hediyeler verip onu kutlayacaklarını söylediler. Arkadaşları arasında da kendi yatağında yattığı için alkışlanacağını, bu yöntemle teşvik edileceğinden de bahsettiler. Bakalım önümüzdeki günlerde Beren’de ne gibi değişiklikler olacak? Operasyon başladı…