Yeni tatlar

Baba kız birbirimize bazı noktalarda çok benziyoruz, seviniyorum ama bir taraftan da düşünüyorum… Bu iyi bir şey mi kötü bir

Baba kız birbirimize bazı noktalarda çok benziyoruz, seviniyorum ama bir taraftan da düşünüyorum… Bu iyi bir şey mi kötü bir şey mi? Sanki mükemmel bir baba profilim var da, dört dörtlük davranışlarım, yavrumda da böyle olsun istiyorum. Aklıma geliyor kimi zaman, kendime ayırdığım birkaç saatlik yalnızlıklarımda. Kitap okurken bir anda. Kahvemi içerken mesela. Bilgisayar başında meşgulken…

Uyumadan önce, sürekli oradan oraya gezen kitabıma başlayayım artık, birkaç sayfa okuyayım dedim. Önsözü okudum bir çırpıda. Okurken aklıma geliverdi bir anda. Bugün yaşadıklarımızı düşündüm kızımla. Onu çok sevdiğimi biliyor. Benim de onu çok sevdiğimi. Gözlerimizin içine bakarak konuşuyoruz çoğunlukla. Ancak ne kadar sevgi içerde, ne kadar sevgi dışarda? Bunu anlatmalıyım ona. Yapmalıyım. Yıllar önce üçümüzün gittiği, gezerken ara verip dinlendiğimiz, ekmek arası bir şeyler atıştırdığımız ‘bahçe’ye gittik yine. Anne, baba ve küçük kız olarak. Kuzu, ekmek arasının yanında ayranını içerken çok mutlu görünüyordu. Farkında olmadan yaptığım, iyi olmayan ya da gereksiz olarak nitelendirilebilecek, bir davranışa dikkat çekti annesi. Ayranını içine daldırdığı pipeti ile fokurdatarak içmesine müdahale ettim. ‘Sen çocukken hiç yapmadın mı? Bırak yapsın’ dedi. Titre ve kendine gel durumu yaşadım o an. Yani, yapmadım diyemez hiç kimse.

Özel dersi için yanımızdan ayrıldı bir süre sonra. Baş başa kaldık yine Berenimle. Biraz yürüdük ve güzelce yediği için ‘neredeyse’ akşam yemeğini, üstüne bir tatlı iyi giderdi. Tchibo’ya oturduk kuzumla. Kalpli cheesecake istedi. ‘Yanında kahve içebilir miyim bende?’ diye sorunca masumca, kahve içmesini istemediğimden, sıcak çikolata teklif ettim. Her zaman ondan içiyoruz cevabından sonra kıyamadım kuzuma. Cafe latte içsin bari dedim. Yoğunlukla süt hiç değilse. Sıcak, sıcak derken soğumaya bıraktık. Arada bir kontrol ettim. İçilecek kıvama geldiğini düşündüğümde Beren’e içirdim kendi ellerimle. Hâlâ sıcak demesiyle uyandım. Belli ki sevmedi. Şeker de ilave etmediğim için içmek istemedi. Beğenmediğini söyleyemedi kuzum. (içmemesinin nedenini sorduğumda söyledi)

Tam o sırada kendime baktım. Dışarıdan. Başka bir gözle. Çok net olmasa da bir baskı var üzerinde. Dışarıda yenilip içilen herhangi bir şeyin bitirilmesi gerektiği gibi. Tabakta ya da fincanda kalmamalı hiç. Verilen para boşa gider… ama unutuyorum ki, tadının hoşuna gidip gitmemesi özgürlüğünü alıyorum elinden. Beğenmese de bitmeli. Duygularını çok dışa yansıtan biri değil(d)im. Beren’in farklı olmasını istiyordum hep. Bakıyorum ki böyle değil benim yaklaşımım…

Bugünden itibaren daha dikkatli olmaya karar verdim bebeğim. Seni biraz daha özgür bırakıp, duygularına izin vereceğim. Bazen bana kızdığında o dudaklarını büzüp, kaşlarını çatıp bir taraftan da, ‘kötü baba!’ demen bile aslında, iyiye işaret. Hep böyle kal. Seni seviyorum. :*