Mutlu et mutlu ol

Günler geçtikçe insanın değiştiğine, geliştiğine daha çok inanır oldum. Geriye dönüp baktıkça geçmişte yaşadığımız bazı olaylar, tartışmalar ve ilişkiler sanki

Günler geçtikçe insanın değiştiğine, geliştiğine daha çok inanır oldum. Geriye dönüp baktıkça geçmişte yaşadığımız bazı olaylar, tartışmalar ve ilişkiler sanki bir kenarda bırakılmış, bunları yaşayan biz değilmişiz gibi. Tam 4 yıl oldu evlerimizi ayıralı. Farklı yaşamlar seçmemiz ve bu şekilde devam etmeye başlayalı. Bir araya geldiğimizde fark ettik ki evli kalmadığımız süre kadar zaman geçmiş. Birçok konu artık rahatça konuşulup tartışılıyor. Gerçekten çözüm yolu arayışı içinde. Zaman en iyi onarıcı. Eskiler üzerinde fazla durulmuyor. Onarım süreci devam ediyor ve bu, Beren arada olduğu için biraz daha hassas devam ediyor.

Beren, ‘nerede kalıyorum bugün?’ sorusunu soruyor gayet rahat. Kimdeyim bugün? Alıştırmış kendini.

Birkaç hafta önce son dönemde, kuzuyla sık sık gittiğimiz açık havadaki AVM içindeki marketten pilli masaj aletlerinden aldık bir hevesle. Tam o dönemdeki sırt ağrılarıma geçici çözüm olarak. Ertesi hafta akşam evdeydik birlikte. Beren masaj aletini epeyce benimsemiş, üzerine basınç uygulayınca çalışan cihazı sürekli elde tutmakta zorlandığı için yere koyup üzerine uzandı. Sırt üstü, yüz üstü. Arada yana çevirip tüm vücudunu, belini de ihmal etmedi. Beraber kaldığımız zamanlarda sırtını okşayarak, minik ayaklara, ellere bakarak, parmaklarını parmaklarımın arasında yuvarlayarak uyuttuğum için kuzuyu, temas yabancımız değil yani.

O akşam bir coştu kuzu, baba sana masaj yapıcam diye diye dört döndü etrafımda. Almış eline yarım tüp kremi, fırsatını kolluyor önümde arkamda. Baba bir otursa da artık, masaja başlasam diye. Sonunda oturdum koltuğa ve ‘hadi yap bakalım masajını’ dedim. Önce ellerin üzerinde kremi yaydı, akabinde parmak araları. Bu tamamdı. Kısa sürdü. Ardından tüpte kalan son krem de boşa gitmesin düşüncesiyle sıyırdı eşofmanımı paçadan dize kadar. O anda eline geçirdiği çamaşır sepetini de ters çevirip koydu altına. Ohh tamamdı. Başladı önce ayak masajına. Küçücük parmakların her dokunuşu yüreğime dokunuyordu zaten. Ayaklar en son hissediyordu teması. Babasının küçük kızı büyümüş de babasının yorgunluğuna şifa olmaya çalışıyordu. Ben mutluluğumu dile getirdikçe, gözlerinin içine bakarak defalarca teşekkür ettikçe o da mutlu oldu. Yaptığının babasını mutlu ettiğini gördü ve yüzüne yansıdı tabi. Gülümsedi. Gülümsedik. Sonrası baba kız bakışması… Bir süre daha devam etti masaja ve her işin sonuna doğru yaptığı gibi şımardı ve sıktığı gibi tüpte kalan son kremi bacaklarıma, hızla dizime doğru bir hamle yaptı ama baba bacağı pürüzsüz değildi. 😛 Bacakta kalan son krem eşofmanı kirletmesin diye dağıttı tamamen ve elinde kalan kısmını da kendi ellerine yedirdikten sonra, Ülker haklıymış dedi. Daha neden? nooldu? şaşkınlığı ile başımızı kaldırıp soracağımız anda (bu soruları soracağımızı önceden sezerek) omuz silkerek; Mutlu et, mutlu ol! Haklıymış! 🙂