Bahar geldi

Miniğimle ısınan havanın tadını parklarda çıkarmayı sürdürüyoruz. Babaannesinin balkonundan görünen renkli kaydıraklar ve salıncaklar çekti kuzumu birden. Daha önce de

Miniğimle ısınan havanın tadını parklarda çıkarmayı sürdürüyoruz. Babaannesinin balkonundan görünen renkli kaydıraklar ve salıncaklar çekti kuzumu birden. Daha önce de kış döneminde bir kez gitmiştik oraya. Kovayla kürekle, kumla oynamak için.

Bu kezde gittik oraya ama aklımızda kumla oynamak yoktu. Bir güzel vakit geçirdik kaydıraklarda, salıncaklarda. Beren bir süre sonra oturuverdi kumun üstüne. Elleriyle kazdı, taşları ayıkladı.

Sıkıldı aradan zaman geçtikten sonra, ben de tırnaklarının arasına toprak girmesini hiç istemiyorum, temizlemek için daha kısa kesmek gerekiyor ki, bu da pek iyi olmuyor hâliyle. Ara sıra Beren’in eski bir diş fırçasını kullanarak temizliyoruz su ve sabunla bu işe yarıyor.

Beren’in çiçek toplama merakı ortaya çıktı geçtiğimiz haftalarda. Gördüğü her renk çiçeği koparma derdinde. 🙂 Orada da papatyaları gördü tabi.. Bir avuç(!) topladı. Bana verdi sonra. “Senin için, senin için” diye diye. Elimde taşıyorum bazen ama, sürekli elimde çiçekle gezemiyorum tabi. Ellerim terliyor küçücük çiçekle. Bırakıveriyorum bir kenara Beren’in dikkati başka bir tarafa yoğunlaştığında. Zaman geçiyor, belki saatler, “baba çiçeğim nerde?” diye geliyor yanıma… Açıklamak çok zor geliyor, bir taraftan kızımın verdiği çiçeği önemsiz bir şeymiş gibi atmışım gibi geliyor, bir taraftan da elimde çiçekle nereye kadar diye de soruyorum kendime. Açıkça söylüyorum ama ne yaptıysam çiçeği. Fazla da üstünde durmuyor neyseki.

Okulda öğrendiği şarkılarla geçirdik bugünü. Çok güzel söylüyor kendi kendine. Hadi bir daha söyle dediğimde, değişiyor bir şımarıklık, değişik bir şey oluyor. 🙂

Ev içinde eline aldığı streç film rulosunu mikrofon yapıp bize şarkılar söyledi bebeğim. Serçe ve kelebek şarkıları vardı gündemde… Serçe aşağıda, dinlenebilir tarzda. 🙂