Güzel kızımla bir pazar buluşmasını daha gerçekleştirdik. Bu hafta kızımı DolphinLand’e yunusların gösterisine götürmeyi düşünmüştüm. Bu düşüncemizi önümüzdeki haftaya erteleyerek, denize ve güneşe koştuk.
Güzel kızımla bir pazar buluşmasını daha gerçekleştirdik. Bu hafta kızımı DolphinLand’e yunusların gösterisine götürmeyi düşünmüştüm. Bu düşüncemizi önümüzdeki haftaya erteleyerek, denize ve güneşe koştuk. Her pazar sabahı yaşadığımız özlemle dolu kucaklaşmaları, sarılmaları, öpücükleri ve kahvaltı faslını çok uzatmadan günün geri kalanından biraz söz edeyim.
Günün etkinliği deniz keyfiydi. Önce evden mayo, havlu vs.yi almam gerekliydi. Kuzucuğum deniz kelimesini duyar duymaz “kaplumbağamı da” dediği için, onu şişirme görevi de benimdi. Bunun için de epey bir nefes tüketerek şişirmeyi başardım. Deniz için gereken birçok şey hazırdı. Hemen hemen. Şort tamam, havlular, kamlumbağa yanında şişme top, terlikler tamam. Güneşten korunmamızı sağlayacak gözlükler, şapkalar da tamam ama en önemlisi güneş kremlerimizi bulamadım evde. Onu da yoldan geçerken bir marketten alarak hallettikten sonra yola çıktık. Beachpark’a doğru eğlenceli bir yolculuk yaptık. Beren Beachpark’a geldiğimizde, sahil yolunda ilerlerken gördüğü salıncak, kaydırak artık ne varsa, denizi unutarak “burada duralım burası iyi” dedi. “Denize geldik tatlım kaplumbağanla birlikte yüzeceğiz” dedikten sonra yeniden deniz moduna dönüş yaptı. Genellikle varyanttan iner inmez en yakın ve sakin olan Yiğit Beach’e giderdik. Bu kez Levent abimizin de tavsiyesiyle Eleven Beach’e gittik. Tam da istediğimiz gibi sakindi. Temizdi de. Bu pazar eğlencemize Levent abimiz de katıldı. Plaja gelir gelmez elimizdeki çantalarımızı, kaplumbağamızı ve topumuzu bıraktık. Babaannesi ve dedesinin hediye ettiği plaj sandalyesi ve şemsiyesini açtık ve Beren için ortam hazırlanmış oldu. Beren de bikinisiyle güneşin tadını çıkaracaktı ama, hava buna izin vermedi. Bulutlandı ve bir müddet sonra da yağmur yağdı. Biz son ana kadar hafta sonunun tadını çıkardık. Beren plajda kendisini çağıran ve sevmek isteyen ablalarının yanına gitti. Aslında kolay kolay gitmek istemezdi ama, demek ki sevdi. Orada onlarla birlikte oyunlar oynadı. Onlara da kumdan yemekler yaptı ve biz de uzaktan onları çok güldürdüğünü gördük. Zaman zaman tercüman da olmam gerekti ama çoğunlukla iletişimi kendisi sağladı.
Oradan sonra yanımıza geldi ve evden getirdiğimiz kirazlarımızı yedik. Levent abisi Beren’in çok sevdiği elma suyundan sipariş etti. Bize de dondurma söyledi. Beren’in “bana orada içirmiştin daha önce, yine içir” dediği yere, Beach Süitlere gittik. Beren bir yandan zıpladı, ben de pipetle elma suyundan verdim. Çok keyifliydi. Bizim bu hâlimizi gören komşu ablalar da imrenerek bakıyorlardı bize. Zaman zaman da keyifli sohbetlerle vaktimizi geçirdik. Yağmur başladığında da toparlanıp evlerimizin yolunu tuttuk.
Eve döndüğümüzde de artık hava iyice serinlemişti. Beren’in üzerindekileri değiştirmek istedim. En azından eteğini bir taytla, askılı elbisesini de tişörtle değiştirecektim. Ama uykunun geldiği belliydi, eve dönüş saatinin yaklaştığı da. Bu nedenle birazcık söz dinlemez tavrı vardı. Ben de ikna etme çabalarımın sonuç vermeyeceğini bildiğimden fazla ısrar etmedim. Aramızda şu diyalog geçti:
Baba: Beren taytını giymeni istiyorum, üşümemen için taytını giyer misin?
Beren: Hayır
Baba: Tatlım taytını giymeni istiyorum, çünkü eğer giymezsen üşüyebilirsin, hasta olabilirsin ve ben de üzülürüm.
Beren: Giymek istemiyorum.
Baba: Beren taytını giymeni istiyorum. Sen de benden bir şey istediğinde yapmam. Lütfen.
Beren: (Babaannesine dönerek) benim bebeğimi getirir misin?
Sonra (bana dönerek): Senden istemiyorum tamam mı? İstemiyorum bak. 🙂 Ben senden istemiyorum, babaannemden istiyorum. Tamam?
(O arada mimikler de ayrı konuşuyor.)
Son olarak açıklamamı yapsam da, elbise giymeyi çok sevdiği için çok da üstelemedim. Evin içindeydi çünkü ve kısa süre sonra da zaten annesiyle birlikte kaldıkları eve gidecekti.
Kuzumun her hafta olduğu gibi yine babasıyla mutlulukları doruktaydı. Artık sadece hareketleri ile değil sözleri ile de mutluluğunu paylaşmaya başladı. Babacım seni çok özledim, birlikte gezmekten mutluyum, bunlar söylediği anlamlı sözlerden sadece bazıları. Yavru kuşum artık duygularını paylaşıyor. Maşallah.