Dolphinland

Sabahleyin kuzumu annesinden aldıktan sonraki ilk uğrak yerimiz babaanne ve dedenin eviydi yine. Babaanne otoparkın kapısında bizi görür görmez hemen

Sabahleyin kuzumu annesinden aldıktan sonraki ilk uğrak yerimiz babaanne ve dedenin eviydi yine. Babaanne otoparkın kapısında bizi görür görmez hemen aşağıya iniyor. Bu kez biz biraz daha hızlı davranarak apartmana girdik. O arada babaanne asansörle aşağıya iniyormuş. “Asansörden kim çıktııı? Kızımın babaannesi mi yoksaaa? Sürpriiiz!” dedim. Beren de “hayır sürpriz değil, paket gelmiş paket” dedi hiç beklemeden. Sürpriz deyince bir paket olması gerektiği duygusu var yavrukuşta. Babasında yoktur hiç ama… Neyse. Haftalık buluşmalarda babaanne ve dede ile de görüşüyoruz. Beren özlem giderirken ben de gerekli hazırlığı yaptım. Sonra bir gün önceden kararlaştırdığımız yere doğru yola çıktık.

Bu haftaki sabah kahvaltımızı farklı bir yerde, açık havada yaptık. Karnımızı doyurup hiç vakit kaybetmeden de denize girmek için, deniz kenarını tercih ettik. Beren’le birlikte 5 kişilik bir grup oluşturduk. Bize servis açan görevlilere de kahvaltımızı 5 kişilik sipariş ettik. 5. kişiyi sorduklarında yavru ceylanımı işaret ettim. Ama çok büyük bir tabakta yetişkin bir insan için bile çok olabileceğini söyledikleri için sayıyı 1 eksilttik. Yoksa benim bebeğim de “1” kişi. 😉

Kocaman tabakta yiyecek bir şey bulamadım. Beren’e yedirmek için çabalarken, bir yandan da ben çayımı yudumladım. Sigara börekleri, peynirler, zeytinler derken uzun bir süre masadan kalkmadık. Kucağımda oturdu bir saate yakın ve ikimiz de memnunduk hâlimizden. Beren bu arada oturmaktan sıkıldı ve “artık buradan gidebilir miyiz baba?” diye masumca bir serzenişte bulundu. Denize gidelim haydi diyerek plaj kısmına geçtik. Orada da şezlonglarda oturup, havludan çadır yaptık. Beren saklandı. Kimse bulamadı. 🙂 Denize girelim dedik sıcak iyice bunaltınca bizi. Kaplumbağasız olmaz tabi. Eksilen havasını da tamamladıktan sonra bir kucakta kaplumbağa diğerinde Berenim denize girmeye çalıştık. Beren ayağını uzattı suya ve “soğuk” dedi. O arada ben dizimin üstüne kadar suyun içindeydim. “Girmeyelim tamam” diyerek gerisin geriye döndük.

Vakit de çok çabuk geçti. Saat 14.30’daki yunusların gösterisine, Dolphinland’e gitmek için Beren’in üzerini değiştirdim. Çok yoğun bir talep vardı. Epey kalabalıktı. Kartımızı aldık ve içeriye girdik. Beren en öndeki sandalyelere oturmak istedi ve yerimizi aldık. Gösteri başlamadan önce birkaç hatırlatma yaptılar. Üzerinize su sıçrayabilir ve fotoğraf makinalarınız/kameralarınız ıslanabilir diye. Ben de Beren’e bunu söyledim. “Yunuslar bizim üstümüze su sıçratabilirler. Bize çok yaklaşabilirler.” dedim. Beren de bunu bilmesine rağmen, gösterinin bir bölümünde yunusun biraz fazla bir süre aynı şekilde kuyruğu ile su sıçratması dolayısıyla sırılsıklam oldu. Ben de aynı şekilde. Buna biraz bozuldu ve yüzü asıldı. Kucağıma aldım, sarıldım. “Su sıçratan yunus bize şaka yaptı, bizi sevdiği için yaptı” desem de ikna olmadı. “Bu yunus da çok yaramaz yunusmuş, hiç bizi dinlemedi hep su sıçrattı bize” diyerek az da olsa gülümsemesini sağladım. Tam da uyku zamanı olduğu için aslında hiç de kendisinden beklenmeyen davranışlarda bulunabiliyor. Gösterinin sonuna kadar kucağımda oturdu ve göğsüme yaslandı. Çok rahat bir pozisyonda izledi. Gösteri bittiğinde ortama alışmış görünüyordu ve yunuslardan sonra çıkan fok ve balina hakkında da yorum yaptı.

Yunusları orada bırakıp onlara da hoşça kal dedikten sonra, yeniden arkadaşlarımızın yanına döndük. Bir süre daha orada oturup, keklerimizi ve kirazlarımızı yedikten sonra, yavaş yavaş toparlandık ve akşam yemeği için babaanneye geldik. Beren için özenle pişirilmiş balık, bir de kılçıklarından arındırılınca miniğime sadece elindeki küçük çatalıyla yeme görevi düştü. Limonsuz sevdiği balığını büyük bir iştahla yedi. Sonrasında da artık anneye gideceğiz cümlesini duyduğu zaman da, “ben gitmek istemiyorum” itirazıyla karşılaştım. Aslında her hafta bunu yapıyor ama artık büyüdüğü ve daha çok farkındalığı olduğu için mi böyle bilemiyorum. Önümüzdeki haftalarda netleşecek. “Ben de senin gitmeni istemiyorum tatlım ama sen geceleri annenle birlikte uyuduğun için annenin yanına gitmelisin” diyorum.

Bugün de babalar günü dolayısıyla farklı mı geçecekti diye düşündüm ama diğer günlerden farkı yoktu benim için. Her pazar baba-kız günü olduğu için her pazar arayıp Beren’in ve benim nasıl olduğumu soranların yanında, sadece bugün için sabahın erken saatlerinde arayıp kutlayanlar da vardı. Birlikte denize gittiğimiz arkadaş grubunun içinde anne ve baba olmamasına rağmen Beren’i yanımda gördükleri için babalar günümü kutladılar. Hatta bir gece önceden bile mesajlarıyla kutlayanlar oldu. Son olarak bir kişi de günün sonunda bir ara kutlayıverdi. Teşekkürler düşündükleri için…

Ben de iyi ki minik tatlı tavşanımın babasıyım. 🙂

Dolphinland” hakkında 2 yorum

  1. Baba kız birlikte nice mutlu babalar günü geçirmelerini diliyoruz yavrularımızın.

Yorumlara kapatıldı.