Beren bu yaz 2. yaşını doldurmaya hazırlanırken, büyürken geçirdiği zorlu günlerin yorgunluğunu(!) 2 haftalık bir yaz tatili ile üzerinden attı.
Beren bu yaz 2. yaşını doldurmaya hazırlanırken, büyürken geçirdiği zorlu günlerin yorgunluğunu(!) 2 haftalık bir yaz tatili ile üzerinden attı. Ağustos’un başlarında, babaanne ve dedenin Korkuteli’ndeki evlerinde bir hafta geçirdikten sonra, cumartesi ve pazarı değerlendirmek için Boğazkent’teki yazlığa gitti. Bu kez ben de kızımla birlikteydim. Beren bir hafta içinde hem Antalya’nın 950 m yükseklikteki yaylasında, hem de temiz denizinde serinleme fırsatı buldu.
Korkuteli’nde sitede tanıştığı bir çok arkadaşıyla gününü çimlerin üzerinde oynayarak, bazen salıncağa ve kaydırağa binerek geçirdi. Zaman zaman sevdiği bir arkadaşı olan Melisa ile evde oyunlar oynayarak eğlendi. Bu dönemde Beren’i büyükbabaannesi ve teyzesi de yalnız bırakmadı. Onlar da hem Berenle bir arada olmak, hem de Antalya’nın sıcağından bir nebze uzaklaşabilmek için Beren’in yanına geldiler. Beren hâlinden oldukça memnundu, sık sık yaptığımız telefon görüşmelerinde de “seni almaya gelelim mi babacım?” şeklindeki sorularımız sürekli olumsuz olarak cevaplandı.
Yazlıkta ise “cip cip” yapacağını anladığı an, yerinde tutmak imkânsız bir hâl aldı. Denizi ve suyu çok sevdiğinden, güneşin nispeten zararsız olacağı sabah saatlerinde denize gittik. Bu yaz için satın aldığımız, üzerinde koruyucu gölgeliği olan kaplumbağamızı da şişirdikten sonra artık denize girmeye hazırdık.
Beren’in tatilinin ikinci haftası da bu kez ağustos ayının sonlarına doğruydu. Ezgi’nin Ankara’daki seminere katılması gerektiği için, Beren bu arayı da değerlendirip yine Korkuteli’ne babaannesinin ve dedesinin yanına gitti. Burada da 3-4 günlük bir kaçamak yaptı. Bu gidişinde bir çok değişiklik yaşadı. Sitede verilen iftar yemeklerine katıldı. Ağaçlardan elma ve armut kopardı. Onları da bir güzel yedi. Yeşil çimenlerin üzerinde iki yavru ördek peşinde koştu. Onlarla oynadı. Önce Beren ördekleri, sonra ördekler Beren’i kovaladı. Onlar da bazen “vakvak”tı Beren için, bazen de “öödek”.
Bir tanecik yavrumuzun yavrusuyla biz de çok güzel günler geçirdik. Onunla olmak bizim için mutlulukların en güzeli. Babaannen ve deden seni çoooooooook ama çok seviyor Beren’imiz. Canımızsın.