Çocuk Kulübü

Yeni yıl hazırlıkları her yerde, her AVM içinde renkli süslemeler ve çeşitli eğlencelerle devam ederken biz de Kuzucan’ımla birlikte Terracity’deydik yine.

Yeni yıl hazırlıkları her yerde, her AVM içinde renkli süslemeler ve çeşitli eğlencelerle devam ederken biz de Kuzucan’ımla birlikte Terracity’deydik yine. Soğuk kış günlerinde gidebileceğimiz yerler AVM’ler ve içindeki oyun yerleri. Favorimiz e-bebek ama yine de Terracity de sevdiğimiz bir yer. 24 Aralık’ta başlayıp yeni yılın ilk günlerinde de devam edecek olan bir etkinlik vardı. Terracity Çocuk Kulübü’nün bir organizasyonuydu. “Terracity’de çocuk olmak gibisi yok!” sloganı ile birlikte gerçekten çocukların eğlenebileceği şekilde düzenlenen bir bölüm yapılmış.

Her zamanki pazar sabahı kahvaltımızı yaptıktan sonra erkenden Terracity’e gittik.  Biz tabi programın başlayacağı saatten önce orada bulunduğumuzdan, hazırlık aşamalarını ve oradaki hareketliliği de gördük. Başlama saatine doğru yavaş yavaş kalabalıklaşmaya başlayan katta, renkler ve oyun alanı yeterli çekiciliğe sahipti. Açılışı beklerken biz de neredeyse bir aydır etkinliğin yapılacağı katta sergilenen ayıcıklarla ilgilendik. Birbirlerinin sırtlarına basarak kule şekli oluşturanlar ve sürekli uyuyan ayrı bir grup ayıcık vardı.

Beren’imle birlikte açılış yapılır yapılmaz içeriye girdik. Ayağımızda galoşlarla elbette. Beren’in en başından gözüne kestirdiği “Prenses Evi” ilk durağı oldu. İçine baktı, inceledi kuzum ve başını çıkarıp pencereden beni aradı gözleri. Her ebeveyn kendi çocuğunun peşinde bir sağa bir sola koşuşturup dururken bazen takip etmek de zorlaşıyordu. Çizgi film karakterlerinin kostümlerini giymiş birkaç kişi çocukların arasında dolaşıyordu. Mickey Mouse Beren’in en popüler karakteriydi o gün. “Kız Mickey Mouse da varmıışş” (Minnie Mouse) diyerek onu da gözden kaçırmadı. Bugs Bunny ve yeni yılın sembolü olmuş Noel baba da vardı bu karakterler arasında. Hepsiyle birlikte fotoğraf çektik. Bir de sincaba benzettiğimiz biri daha vardı ama onunla pek de ilgilenmedik.

Beren bütün bölümleri teker teker gezerken nasıl bir etkinliğin yapılacağını bilemediğimiz bir kısımda küçük küçük sandalyeler ve masaları görünce bir tanesine oturdu. Orada bir ileri bir geri sallanırken birden dengesini kaybetti ve yere yuvarlanıverdi sandalyeyle birlikte. Zaten kış hastalıklarıyla mücadele eden bebeğimin keyfi yoktu pek. Dudaklarını büzdü birden. Ben de kucakladığım gibi, dikkatini dağıtacak olan bir yere, kitapçıya götürdüm. Orada çeşitli kitaplar okuduk, raflar arasında gezindik rahatça. Azıcık unutunca biraz önce yaşadıklarımızı yeniden sahneye döndük. 🙂 Beren bu kez mini bir tahterevalli ile sallandı bir öne bir arkaya. Bir süre de orada eğlendikten sonra kalabalık bir çocuk grubunu gördü, merakla yaklaştı ve “ben de!” dedi bana dönerek. Yüz boyama yapıyormuş bir abla orada. Hemen yüzüne bir kelebek istediğini söyledi bana ve sıramızın gelmesini bekledik. Sıra bize geldiğinde ablası bir yandan renkli kelebeği oluştururken Beren’in yüzünde, bir yandan da sohbet etti minik kızımla. O da bitti, bu kez parmak boyama ile ilgili bir faaliyete girişmeye karar verdik. Gittik orada da bir sıra… Bekledik yine. O kadar kalabalıktı ki ikinci gününde bu etkinlik, nefes almak bile mucizeydi. Sıra bize geldi nihayet. Birkaç uyanık veli ve çocuğunu elimine ettikten sonra. Bembeyaz bir kâğıt verdi ablalarından birisi Beren’e. Özel olarak ilgilendi, çok bekledi sessizce diye. Beren de çekti hemen önüne boyaları ve daldırdı parmağını içine. Bir yuvarlak çizdi kocaman, “seni yapıyorum baba!” diyerek gülen gözleriyle bana bakışı hiçbir şeye değişilmeyecek bir andı. Mutlu olduğunu hissettiriyordu her hareketiyle orada.

Uzunca bir süre Terracity içinde kaldıktan sonra eve dönüş zamanı yaklaştıkça Beren’in uykusuzluğu da su yüzüne çıkmaya başlamıştı. Annesi o akşam uygun olmadığından telefon ile ulaşamadık kendisine. Bu nedenle Beren pazartesi günü de babaannesi ile birlikte kaldı. Rahatsızlığı dolayısıyla da okula gitmediği bir yerde de iyi oldu. Dinlenme fırsatını bulabilmişti Kuzucan.

Çocuk Kulübü” hakkında yorum

  1. Canımız, kızımız, yavru kuşumuz, canımızın canı sen bizim her şeyimizsin senin yüzündeki gülümseme ve mutluluk çığlıkların bizim de en büyük mutluluğumuz. Sende bunun farkındasın, sorduğun sorular ve kurduğun cümlelerle ifade ediyorsun duygularını. Bir çocuk gibi değil, yetişkin bir birey gibi ifade ettiğin duyguların hiç sönmesin. Seni çok seviyoruz bir tanemiz. Maşallah…

Yorumlara kapatıldı.