Gezi parkı

Her hafta sonunu iple çekiyorum Berenimle buluşmak için. Her olayın ve var oluşun sebebi var mutlaka. Acaba Beren olmasaydı hayatın

Her hafta sonunu iple çekiyorum Berenimle buluşmak için. Her olayın ve var oluşun sebebi var mutlaka. Acaba Beren olmasaydı hayatın herhangi bir anlamı olur muydu? Zaman zaman bu düşüncenin içinde kaybolmuş hâlde buluyorum kendimi. İyi ki doğmuş kuzucuğum ve yanımda…

Büyüdükçe, eskiden gittiğimiz yerlerden sıkılmaya başladık, yeni yerlerin arayışı içine giriyoruz kızımla. Gün içinde kahve molası için durduk. Kahvemi içerken bardağı kaldırdığımda, hemen yan taraftaki havuzları, güneşli temiz havayla birleştiğinde yeşilliklerin doğal güzelliği dikkatimi çekti. Sıkışık masalar arasında sigara dumanından olabildiğince uzak bir yerde oturduk. Bir ara Beren için tuvalete gittik. Biz tuvaletteyken masamıza kimse oturmasın diye, güneş gözlüklerimizi bırakmıştık. Biz gelinceye kadar masamızın hemen dibine gelip oturanlar olmuş, onlar da sigara içiyorlar diye yerimizi değiştirdik. Üstü kapalı olduğundan dumanın gidecek yeri yok. Yeni yerimizde fazla oturmadık, zaten kahvem de bitmek üzereydi. Öylece bıraktık ve yan taraftaki havuzlu parka geçtik.

Yeni yapılan bir yer de değil. Sıklıkla önünden geçmemize, dibinde kahve içmemize rağmen bu parkta vakit geçirmemiştik. Yanı başımızdakileri ancak içinde zaman geçirdiğimizde anlayabiliyoruz. İyi veya kötü olduğuna o zaman karar verebiliyoruz.

Şirin bir parkmış burası da. Muratpaşa Belediyesi Gezi Parkı adını vermiş. İçerisinde bir tur attıktan sonra, köprülerden geçerken şöyle, merdivenden geçerken böyle diyerek türlü oyunlar oynadık, çocuk oldum ben de orada. Ne keyifli! 🙂