Minik kuşumu bu hafta güzel bir sürpriz bekliyordu. Şehir dışındaydım. Sabah saatlerinde Antalya’da olamayacağımdan Beren’i babaannesi aldı annesinden. Her sabah erkenden
Minik kuşumu bu hafta güzel bir sürpriz bekliyordu. Şehir dışındaydım. Sabah saatlerinde Antalya’da olamayacağımdan Beren’i babaannesi aldı annesinden. Her sabah erkenden kalkıp uyandırırdım. Bu sabah da aynı şekilde aradım ama annesi cep telefonunu bir yerlerde unutmuş. Dolayısıyla ulaşmak mümkün olmadı. Ben de babaannesine haber verdim ve o da dedeyle birlikte Beren’i almaya gitti. Beren karşısında onları görünce çok sevinmiş. Değişik bir pazar sabahına başlamışlar. Kahvaltılar yapılmış, meyveler yenmiş, oyunlar oynanmış ben gelmeden önce 🙂
Öğle vaktini biraz geçerken de ben geldim Kuzumun yanına. Öğle yemeğini birlikte yedik. Yine her zamanki gibi. Aslında iyi ki de geç almışlar Beren’i, uykusunu tam olarak almış ve dinlenmiş. Günün geri kalan kısmı, kızımla benimdi. Televizyonda Cankurtaran Barbie reklamını gördü ve “baba bana da bundan alır mısın?” diye çok şeker bir ifadeyle sordu. “Gidelim o zaman tatlım Terracity’deki oyuncakçıya, eğer varsa alırız.” dedim. Arkasından bir başka Barbie reklamı daha vardı ama ben de Beren de ne olduğuna pek dikkat etmemişiz, hatırlayamadık ikimiz de. Kısa sürede hazırlandık ve çıktık. Terracity otoparkını çok sevdi Beren. Mavi boyalı kolonlar hoşuna gitti. Arabamızı park edip, AVM girişine doğru birlikte el ele yürüdük. Kendiliğinden tuttu elimi Miniğim. Güvenlikten geçtikten sonraki yürüyen bantlarda da elimi bırakmadı. Birlikte çıktık. Kalabalığın arasından ferah bir alana çıkar çıkmaz özgürlüğümüze kavuştuk. Beren hoplaya zıplaya önümden gitti. Arada bir dönüp arkasına bakıyor ve gözlerimizle konuşuyoruz. Konuşa konuşa ilerledik ve oyuncakçı da gidebileceğimiz en uzak noktadaymış. Bir uçtan diğer uca yürüdük ve en üst kata çıktık. Oyuncakçıya girdiğimizde, Beren önce bir keşif yaptı. Oynanabilecekler ve es geçilebilecekler şeklinde, hızlıca. Bir plasmacar vardı girer girmez. O dikkatini çekti. Yanına gitti ve sonra ayrıldı oradan. Küçük market arabalarından birini aldık ve alışveriş başladı. Tüm rafları gözden geçirdikten sonra çeşit çeşit Barbie’lerin önünden geçtik ama Beren hiç oralı olmadı. Acaba görmedi mi diye “Beren bak Barbie’ler burada.” dedim. “Tamam baba, seni mi kırayım gelip bir bakayım, hıh.” der gibi bir tavırla geldi. Bir kez önünden geçti ve sonra yine geldiği yere döndü. Ben de o arada Beren’den daha heyecanlı bir şekilde soruyorum: “Cankurtaran Barbie var mı?” Görevli de daha önce duymamış, görmemiş onu. Anlattım ben de televizyonda gördüğüm kadarıyla ama Beren zaten ilgilenmedi ki. Olsa bile ne yapayım Barbie’yi. Onun derdi mağazanın diğer bir tarafında da bulunan plasmacar’mış. Aldım raftan bir tanesini, Beren oturdu, ayaklarını kaldırdı ve ilerlemeye başladı. Hiçbir müdahalede bulunmadan. Kontrolü de gayet iyiydi. Birkaç tur attıktan sonra bıraktık bir kenara. Görevlilerden biri gelip hemen aldı zaten anında. Sonrasında orada ne var burada ne var derken ben de Kuşumla beraber dolaşmış oldum. Beren çok sevdiği oyun hamurları bölümüne geçti bir ara ve eliyle koymuş gibi bir tanesini aldı eline. Bundan istiyorum diye. Nasıl kullanıldığını da biliyormuş. Sordum, anlattı Kuzucan. Terracity’e gitmeden önce Beren’in havuza girme niyeti vardı. Çok sıcak olduğu için, birazcık gölge gelmesini beklemek istedim. Oyuncakçıya gidip geldikten sonra havuza girmek üzere anlaştık Miniğimle. Ama oyuncağı aldıktan sonra doğruca eve gidip onu oynamak istedi. Havuzu hatırlattığımda, sadece hamur oynamak istediğini söyledi. Biz de öyle yaptık. Hamurlardan değişik şekiller yaptık. Eğlendik. Babaannesi de o arada Kuzumu kekle besledi.
Beren’le birlikte oyunlar oynadığımız anda birden kanım kaynadı ve sıkıştırıverdim kuzumu. Kolunu, bacağını, yanaklarını neresi denk geldiyse elime. Dedim ki;
– Ben seni yerim biliyo musun?
Dedesi kıyamadı torununa:
– Yiyemezsin de kızım…
Beren: Yiyemezsin!
Baba: Isırırım o zaman?
Beren: Hayır öpersin.
Babacığı, minik kızımız [gerçi minik olmayı kabul etmiyor ben büyüküm diyor ama] ona olan sevgiyi değerlendirebilecek durumda olduğundan hemen de cevabı vermiş. Hayır öpersin. Çok güzel bir cevap.
Babacığın seni öper tabi ki yavrucuğum. Sen de biliyorsun.
Annesi cep telefonunu anneannede unutmuş, bunu haber vermek için o sabah babayı ev telefonundan aramış, fakat baba o esnada şehir dışında (Arkadaşlarıyla Adrasan’da dalışta) olduğu için ulaşmak mümkün olmamış. Bunun önemli nedenden ötürü öğle vaktini biraz! geçerken gelebilmiş kuzusunun yanına.
Cok tatli bir kiziniz var :))