Kitap okuma

Beren odasında ya da kendini rahat hissettiği herhangi bir yerde ödevlerini yaparken, ben de yarım kalan kitaplarımdan birini alıp birkaç

Beren odasında ya da kendini rahat hissettiği herhangi bir yerde ödevlerini yaparken, ben de yarım kalan kitaplarımdan birini alıp birkaç sayfa okuyorum. Arada gelip ödevini kontrol ettiriyor yavru. Kitap okurken de görüyor tabi her seferinde. Okuma hızı arttıkça da kendi seçtiği kitapları okumaya hevesleniyor. Bir keresinde markette kitap raflarının önünde durup bir ritüel hâline gelmiş olan, sayfaları koklama anında, kuzu da kendine uygun kitap avındaymış. Bulduğu bir prenses(!) kitabını gösterdi. ‘Bunu okumak istiyorum’ diyerek. İçinden gelerek istediği bir şeye sahip olmak onu çok mutlu ediyor biliyorum. Aslında okumasını istediğim çocuk klâsikleri yerine bu gibi kitapları okumasından pek haz etmesem de, yine de sevincine ortak oldum ve aldım. Üstüne bir de pazarlık etmeseydim iyiydi ama… Okuyacaksan alıcam ona göre! Tamam mı? 😉 O akşam okudu, bitirdi…

Pazar günü akşamı Beren’i annesine götürmeden önce, bir şeyler içmek için yakındaki bir AVM’de buluştuk. İçerideki her zamanki kahvecimize değil de, karşısındaki diğer kahveciye gidip gitmeme konusunda tereddüt yaşadık. Diğer şubelerine rahatlıkla girip çıkarken, buraya giremedik. Rengi mi, kokusu mu, yoksa alışkanlıklarımız mı bizi diğer tarafa çekti bilemedik. Sonuç olarak yine oradaydık. Bildiğimiz yerde. Web sitelerinde de belirttikleri üzere, 3. adresimizdi orası gerçekten. 🙂

Evden çıkmadan hemen önce; ‘Eve gitmeden önce annenle birlikte kahve içeceğiz, sonra evinize gideceksiniz.’ demiştim. Bu bilgilendirmenin ardından, gideceğimiz AVM’deki kitapçıdan istediği kitapları da alabileceğini söyledim. Kendisi seçeceği için gözleri ışıldadı birden. Kahveden önce kitapçıya uğradık, üç kitap aldık. İlk ikisi kendi seçimleriydi. Üçüncü kitaba ise son anda gözüm takıldı. ‘Bu kitabı da alalım mı?’ ‘Bana ne ima ediyosun baba!’ demesini ya da bu anlama gelen bi bakış, bi mimik, bi bi şey bekledim nedense. Teklifim olumlu karşılandı neyse ki…

Kahvelerimizi içerken Beren de kitaplarını karıştırmaya ve rastgele sayfalarını açarak okumaya başladı. Kitaplardan biri pandalar ile ilgiliydi. (NatGeoKids Pandalar) Hayatları boyunca yedikleri şey sadece bambuydu. Bunu öğrendi mesela. Diğer başka şeyler de. Öteki kitap, kardeş iki kutup ayısının maceralarını (Köpük ile Pıtır) anlatıyordu. El yazısı ile yazılmış bir kitaptı. Üçüncü kitaptan da bir şeyler öğrenmişti… Kitap seçimim zaten özellikle bunun içindi. Amacımıza ulaşmıştık. Birden lafa karıştı ve kahve eşliğinde sohbetimiz yarım kaldı Ezgi’yle. Kendimizi tutamayarak gülmeye başladık. Beren biraz bozulmuş gibi olsa da bu duruma, söylediği şey, iç geçirerek; ‘Bu kitap da iyi terbiye ediyo insanı’ oldu. 🙂